Nasıl Olur da İsa Mesih İçin "Tanrı'dır" Dersiniz?

Kutsal Kitap metinleri bize Tanrı’nın bir insan olamayacağından değil, Tanrı’nın bir insan olmadığından bahseder. Bu nedenle ayetleri bu şekilde incelememiz gerekir:

Tanrı insan değil ki, Yalan söylesin; İnsan soyundan değil ki, Düşüncesini değiştirsin. O söyler de yapmaz mı? Söz verir de yerine getirmez mi?[1]

“İsrail’in yüce Tanrısı yalan söylemez, düşüncesini de değiştirmez. Çünkü O insan değil ki, düşüncesini değiştirsin.”[2]

Tanrı’nın insan olmayacağı ve insan olmadığına ilişkin iki cümle arasında büyük farklılık vardır. Zaten bir Hristiyan Tanrı beden aldı derken kastettiği şey mitolojik figürlerde olduğu gibi tanrıların ilahlığını bırakıp insan formuna dönüşmeleri değildir. Hristiyan inancı bu düşünceyi şiddetle reddederken “Beden alma” ile kastettiği şey Tanrı’nın kendi doğasına insan doğasını da eklemesidir. Yani bu tabiatlar ya da doğalar arasında bir değişim değil farklı bir doğanın eklenmesidir. Kutsal Üçlü Birlik’teki (Baba, Oğul ve Kutsal Ruh) Oğul insan bedeni giyinip insanlar arasında gözükmüştür. Kutsal Kitap’ın Eski Ahit’te atıfta bulunarak ifade ettiği gibi Tanrı, insan bedeni alarak “Çadır” kurmuştur.[3] Eski Ahit’te Tanrı’nın İsrail halkına kendisi için bir tapınak yapmalarını söylemiştir.

Eski Ahit bu ve bundan başka nedenlerle Tanrı’nın insan formunda gözükmesine de yabancı değildir.

İbrahim günün sıcak saatlerinde Mamre meşeliğindeki çadırının önünde otururken, RAB kendisine göründü. İbrahim karşısında üç adamın durduğunu gördü. Onları görür görmez karşılamaya koştu. Yere kapanarak birine, “Ey efendim, eğer gözünde lütuf bulduysam, lütfen kulunun yanından ayrılma” dedi, “Biraz su getirteyim, ayaklarınızı yıkayın. Şu ağacın altında dinlenin. Madem kulunuza konuk geldiniz, bırakın size yiyecek bir şeyler getireyim. Biraz dinlendikten sonra yolunuza devam edersiniz.” Adamlar, “Peki, dediğin gibi olsun” dediler. İbrahim hazırlanan buzağıyı yoğurt ve sütle birlikte götürüp konuklarının önüne koydu. Onlar yerken o da yanlarında, ağacın altında durdu. Konuklar, “Karın Sara nerede?” diye sordular. İbrahim, “Çadırda” diye yanıtladı. RAB, “Gelecek yıl bu zamanda kesinlikle yanına döneceğim” dedi, “O zaman karın Sara’nın bir oğlu olacak.” Sara RAB’bin arkasında, çadırın girişinde durmuş, dinliyordu.

Bu ayetlerden şunu görüyoruz ki İbrahim’e görünen üç kişiden birisi RAB’bin kendisiydi. Özellikle bölümün devamındaki diğer ayetlerde RAB Tanrı ile İbrahim’in diyaloğunu okuyoruz. Metnin devamından ise diğer iki kişinin Melekler olduğunu görüyoruz. Özellikle 22. Ayette şöyle diyor:

Adamlar oradan ayrılıp Sodom’a doğru gittiler. Ama İbrahim RAB’bin huzurunda kaldı.

İbrahim, Tanrı’nın huzurunda kaldı. Metin çok bariz bir şekilde İbrahim’e görünen üç kişiden birisinin Yahve, yaşayan Tanrı olduğunu söylüyor. Metin üç kişi içerisinde bir kişiyi ayırıyor. Diğer ikisinin Sodom ve Gomora kentinin uğrayacağı yargı konusunda emir alan melekler olduğunu görürken diğer kişinin emri veren Tanrı’nın kendisi olduğu vurgulanıyor. Kısacası bu metinlerde, Kutsal Kitap’ın ilk kitabından itibaren Tanrı’nın insan formunda gözüktüğünü görüyoruz.

Bunun gibi Eski Ahit’te (Tevrat, Zebur ve Peygamberliklerde) benzer örnekleri bulabiliyoruz. Örneğin, Yaratılış kitabı 32. bölümde Yakup kendisine İsrail ismini verecek RAB Tanrı ile karşılaşıyor. Yeşeya Peygamber vahiy ile Tanrı’nın bir beden alacağını şu şekilde belirtiyor:

Çünkü bize bir çocuk doğacak, Bize bir oğul verilecek. Yönetim onun omuzlarında olacak. Onun adı Harika Öğütçü, Güçlü Tanrı, Ebedi Baba, Esenlik Önderi olacak. [4]

Daniel Peygamber görümlerinden birini aktarırken Tanrı yüceliğine sahip, Tanrı’ya denk bir “İnsanoğlundan” bahseder: “Gece görümlerimde göğün bulutlarıyla İnsanoğlu’na benzer birinin geldiğini gördüm. Eskiden beri var olanın yanına doğru ilerledi, onun önüne getirildi. Ona egemenlik, yücelik ve krallık verildi. Bütün halklar, uluslar ve her dilden insan ona tapındı. Egemenliği hiç bitmeyecek sonsuz bir egemenlik, krallığı hiç yıkılmayacak bir krallıktır.” [5] İsa Mesih’in Yahudi Başkahin tarafından ölüm cezasına çaptırılmasınız sebebi de Rabbin, Daniel’in bahsettiği gibi, “Kudretli olanın sağında oturacağını ve göğün bulutları içerisinde geleceğini” söylemesidir. [6]

Sonuç olarak Kutsal Kitap bize Tanrı’nın insan olmadığını söyler, insan bedeni alamayacağını değil. İkinci olarak, Tanrı’nın insan bedeni alması ile ilgili kastedilenin Tanrı’nın insana dönüşmesi değil fakat insan bedeni giyinmesi yani insan doğasını alması anlamına geldiğine değindik ve en son olarak da Tanrı’nın insan bedeni alması fikrinin Tevrat’a yabancı bir kavram olmadığını gördük. Sözün özü Tanrının, insan bedeni alıp aramızda yaşaması kendi sözleri ile çelişen değil tam aksine tutarlı ve uyumlu bir durumdur…

Esenlikle,

[1] Çölde Sayım 23:19

[2] 1. Samuel 15:29

[3] Yuhanna 1:14

[4] Yeşaya 9:6

5

6

Markos 14:60 Sonra başkâhin topluluğun ortasında ayağa kalkarak İsa’ya, «Hiç cevap vermeyecek misin? Nedir bunların sana karşı ettiği bu tanıklıklar?» diye sordu.

61 Ne var ki, İsa susmaya devam etti, hiç cevap vermedi. Başkâhin O’na yeniden, «Yüce Olan’ın Oğlu Mesih sen misin?» diye sordu.

62 İsa, «Ben’im» dedi. «Ve sizler, İnsanoğlu’nun kudretli Olan’ın sağında oturduğunu ve göğün bulutlarıyla geldiğini göreceksiniz.»

63>64 Başkâhin giysilerini yırtarak, «Artık tanıklara ne ihtiyacımız var?» dedi. «Küfürü işittiniz. Buna ne diyorsunuz?» Hepsi de İsa’nın ölüm cezasını hak ettiğine karar verdiler.

Kaynak: KutsalKitap.org - https://kutsalkitap.org/hristiyanlik/soru-kutsal-kitap-ta-tanri-insan-degil-ki-diye-gecen-ayetler-olmasina-karsin-nasil-olurda-isa-mesih-icin-tanri-dir-dersiniz/